.

.

Thursday, 12 December 2024

MYSİA YA DA GÜNEY MARMARA

 

MYSİA YA DA GÜNEY MARMARA

 

İstanbul’dan ayrılıp Gönen’e yerleştiğimde ilk işim Gönen ve Balıkesir’i tanımak için bu yörenin coğrafi ve tarihi özelliklerini öğrenmek ve araştırmak oldu.

Tanımadan sevmek,sevemeden de yaşamak insan doğasına aykırı olduğundan ilk işim Gönen belediyesine gidip kent haritasını edinmek ve bu harita eşliğinde kenti keşfetmek oldu.

Gönen kent merkezini aşağı yukarı öğrendikten sonra ilgimi Gönen tarihi üzerine yoğunlaştırdım. Yakın dönem,Osmanlı dönemi üzerine çokça kaynak bulmak zor olmadı. Gönen Halk kütüphanesinde bulabildiğim kitaplardan bilgiler edindim.

Daha öncesi tarihini öğrenmek istediğimde önüme MYSİA ismi çıktı. Gönen Kent Konseyi Gönen Tarihi Mirasını Koruma Çalışma Grubuna katılıp çalışma arkadaşlarımla derinlemesine yakınlaştığımda,Mysia ile ilgili ana kaynağın orada olduğunu fark ettim.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin yayınlarından MYSİA ve Çevre Kültürleri kitabını edinmiş olsam da,benim için en önemli ve doyurucu kaynak olarak İsmail Hakkı Uzunçarşılının Gözü ile Güney Marmara(Mysia)kitabını bana sayın Abdullah Yılmaz hediye edince bu konuda asıl kaynağa ulaştığımı farkettim.

Bu kitabın hazırlanmasında iki ismin büyük emek vermiş olduğunu gördüm.Günümüz Türkçesine çeviren Abdullah Yılmaz ile Ulaş Töre Sivrioğlu’nun bizlere böyle bir kitabı kazandırdıkları için teşekkür etmeyi bir görev olarak görmekteyim.

Yine bu kitabın hazırlanmasında azmettirici,sahiplenici olan Güney Marmara Kültür Platformları birliğine, Bandırma Kültür Platformu yöneticilerine, Bandırma Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı Yavuz Demiralay ile Mustafa Özcan beye de teşekkür ediyorum.

Bahse konu kitap için söyleyebilirim ki bu konuda yazılmış hala tek kitap.

Türkiye’de birçok ilimiz için büyük emekler vermiş bir isim olarak İsmail Hakkı Uzunçarşılı, MSİA bölgesini de unutmadan geçememiş. Aslında Karesi Beyliğinin geniş anlatımı içerisinde yabancı bazı yazarların eserlerinden de yaralanarak Mysia bölgesinin ilk çağ tarihinden bizlerin haberdar olmasını sağladığını Uaş Töre Sivrioğlunun yazdığı ön yazıdan anlamaktayız.

Kitabı okurken bir adlandırma dikkatimi çekti. MYSİA kıtası isimlendirmesinin çok fazla geçtiğini görmekteyim. Çoğrafi tanımlamalarda kıta sözcüğü büyük kara parçalarını tanımlarken burada ister büyük isterse küçük MYSİA bölgesinin kıta olarak değerlendirilmesini her ne kadar yazarın tanımına bağlı kalmak olsa da kıta yerine bölge tanımlaması kullanılmasının daha uygun olabileceğini düşündüm.

Abdullah Yılmaz büyük emek vererek günümüze aktarmış. Ulaş Töre Sivrioğlunun açıklayıcı bilgileri ile kitabın daha iyi anlaşılmasını sağlamış. Anlaşılan o ki iyi bir tarihi donanıma sahip. Eğer onun açıklamaları olmasa idi bu kitap bana bu kadar yakın olamazdı. O nedenledir ki,bu kitabı üç kez okudum. Daha çok tekraren okuyacağım da kesin. Çünkü yatak odamdaki komodinin üzerinde durmakta.

Benim asıl ilgimi çeken MYSİA ismi.Romalılar Anadolu hakimiyetini edindikten sonra,yerel isimlere ya seslendirmesi karşılığı olan ia ekini eklemiştir.Latin ve Roma dillerinde görmekteyiz ki ia-ya eki yer belirtmekte.

İtalia,Türkia,Sırbia,Sebastia,Amasia,Malatia ve daha birçok isim o adlandırmalardan günümüze ulaşan yer adları olduğunu görüyoruz.

Bu yoldan çıkarak MYS isminin anlamını çözmek için değişik kitaplara yöneldim.Farklı dillerin sözlüklerini gözden geçirdim.Bu konuda bana en doğru gelen adlandırmanın Selahi Diker’in “Türk Dilinin beş bin yılı İsimli kitabındaki Frigya ve Lidya dillerinin çözümü bölümündeki sözlük kısmında MYSİA ile ilgili açıklamaları olduğunu gördüm.(sayfa 180)

MYS.os/Maş Strabon “Mysia isminin aslı Lydialılarda gürgen(kayın)ağacına verilen isimden çıkmıştır... Ve bunların (Lydialıların)torunlarına oksya ağacından dolayı Mysialı denmiştir.”demektedir.(Strabon XII.8.3)(oksya eski Yunancada bir çeşit kayın veya gürgen anlamındadır.Aynı ağacın Latinçesi Fagus’tur.Halbu ki Fagus kelimesinin aslı Meşe Ağacı anlamındadır.İşte bizde bu meşe kelimesini Lydia dilinde Mysia karşılığı olmalıdır.Mysia’nın Tevrattaki adı olan ve bölüm 10’da temas ettiğimiz Maş/Meşe kelimeside bunu destekler”

Mysia yazılışı bu şekilde olabilir. Ancak okunuşunun Meşeia ya da bu seslendirmenin MysİA olarak yazılmış olmayacağını iddia edilebilir mi?Çünkü Ş harfi ve sesi Türkçeye özgü bir seslendirme.

Mysia coğrafyasına baktığımızda da görüyoruz ki,Güney Marmara’nın baskın doğal ağacı meşelerdir.O halde neden MYSİA=MEŞE ÜLKESİ olarak adlandırılmamış olmasın ki?

Zaten görmekteyiz ki,MYSİA her ne kadar ilk çağda bölge isimlendirmesi olarak anılmış olsa da kendisini çevreleyen Truva,Frigya,Lidya,Bitinya devletleri gibi tek bir devlete dönüşememiştir. Ağırlık olarak Lidya devletinin etkilenme alanı içerisinde özerk bir alan olarak kalmıştır.

Daha sonra Bergama,Pers,Roma,Bizans devletleri geçiş alanı olarak kalmış Karesi beyliği üzerinden de Osmanlı egemenlik alanına girmiştir.

Balıkesir’in il olarak sınırları belirlenmiş olsa da bu sınırlar içerisindeki coğrafi alanlara baktığımızda hala bütünsellik olmadığını görmekteyiz. Coğrafi yapı ve geniş meşelik alanlar belki de geçmişten günümüze aktarılmış parçalanmışlık durumunun bir mirası olarak karşımızda durmaktadır.

Bir gerçek şu ki MYSİA alanı içerisinde birçok özgür kent yapısı ortaya çıkmış olsa da bunlardan en önemlisinin KYZİKOS kenti olduğunu görmekteyiz. Bu kentten kalan tarihi kalıntılarda bu büyüklüğü doğrulamaktadır.

Şimdi hedefim, MYSİA ya da MEŞE ilinin ya da bölgesinin ilk çağdan kalan yerleşimlerini ve kalıntılarını görmek. Böylece tarihin derinliklerine süzülerek bölge ile bütünleşme sürecimi hızlandırmak.

 

Av. İSMAİL HAKKI KONAR